Sayfanın başına ulaştınız.
KADININ ELİ

KADININ ELİ

Bu yazıyı 2 dakika 54 saniyede okuyabilirsiniz.

Dünyanın dört bir yanında üreten, toplayan, pişiren, emek kelimesiyle eş anlamlı, milyonlarca kadın, yemek etrafında dünyayı değiştiriyor.

Her hafta Organik Pazar’da taze otlar, yeşillikler aldığım bir kadın var. Fatma Abla. İstanbul’a saatlerce yoldan, Zonguldak’tan geliyor. Aradığım kişnişi, su teresini hep onda buluyorum. Fatma Abla’yı genelde tezgahının başında, bir o yana bir bu yana koşuştururken görürsünüz. Hangi mevsim olduğunu hem tezgahındaki malzemelerden hem de ellerinden anlarsınız; ot mevsiminde yemyeşil, ceviz mevsiminde kapkaradır elleri mesela.

O kargaşanın arasında bir şekilde her zaman gülümsemeyi, müşterilerden gelen envai çeşit soruyu yanıtlamayı, tezgahındaki mesela karalahananın yararlarını, hodan otundan nasıl turşu yapıldığını anlatmayı becerir.

Tezgahta aradığımı bulamazsam “Toplayamadık ki canım” der. “Havalar çok soğuk gitti bizim oralarda. Haftaya olur ama, sen gel yine.” Fatma Abla’yı kış, soğuk demeden buz gibi dere kenarlarında sadece pazarda bulduğum o otları toplarken düşünürüm. Aldıklarım bu sebepten çok kıymetlidir. Eve gider gitmez çabuk bozulmasınlar diye sarıp sarmalar, keyfi uzun sürsün diye de bir seferde değil, hafta boyunca idareli kullanırım.

Pazarda emek kelimesiyle eş anlamlı bir çok kadın var. Bir başkası da gözleme ve börekleri kadar hoş sohbetiyle meşhur Hacer Anne. “Anne” çünkü ailecek çalışıyorlar ve zaten pazarın annesi gibi. Siparişleri alan oğlu Haluk’u göstererek, “Otuz senedir elim bu hamurun içinde ama ben bu hamur sayesinde çocuklarımı üniversitede okuttum” der. Pazarın en rüzgar alan, en serin giriş kısmında, sabahın erken saatlerinden itibaren tezgahının başındadır hep. Otuz senedir aynı işi yapıyor olabilir ama kendini sürekli yeniler. Son keşfi, zencefilli balkabaklı börek. Böyle dahice, böyle sıradışı bir lezzet olamaz!

Kapadokya yakınlarında bir köyde Hatice Teyze tandır ekmeği yapıyor. Masmavi gözleri insanı anında etkiliyor ama her gün saatlerce ateş ve duman başında çalışmaktan sadece 52 yaşında olmasına rağmen pek iyi göremiyor. Alnındaki derin çizgiler ise yaşının ilerisinde. Yine de, “İyi ki çalışıyorum. Kendime güzel gelir oluyor” diyor. Sohbet etmeye doyamıyor insan. Yakınlardaki bir köy pazarında bir başka kadın, tek ineğinin sütünden yaptığı yoğurdu satıyor. Yetmişlerindeymiş. Her hafta köyünden pazar yerine kadar tek başına taşıyor o ağır yoğurt bidonlarını. Bütün bunlara rağmen gözlerinin içi gülüyor.

8 Mart Kadınlar Günü’nden hemen önceki hafta sonu her sene gerçekleşen uluslararası yemek konferansı Parabere Forum için İsveç’in Malmö şehrindeydim. Parabere Forum’un diğer konferanslardan farkı, gastronomi sektöründeki kadınlara odaklanması. Kar amacı gütmeyen bu bağımsız konferans, yine bir kadın gazeteci tarafından profesyonel mutfaklardaki kadınlara destek olmak ve ses vermek için düzenleniyor.

Dördüncüsü gerçekleşen konferans devamlı büyüyor. Bu sene salonda dünyanın dört bir yanından dört yüz katılımcı gelmişti. Sahnedeki konuşmacılar arasında ise Food For Soul projesinin direktöLara Gilmore; gıda israfıyla savaşan OzHarvest’ın kurucusu Ronni Khan; ödüllü Fransız kadın şef Anne-Sophie Pic; balkonunda yenebilir bir bahçe yarattıktan sonra işi büyütüp dünyanın farklı şehirlerinde çatı bahçeleri kuran Indira Naidoo gibi isimler vardı. Hepsi yemeğin etrafında yaptıklarıyla tüm dünyada muazzam fark yaratıp, binlerce insanın hayatını değiştiren kadınlar.

Sadece birinin yarattığı farka bir bakın. Market, hastane, okul, havaalanı ya da büyük organizasyonlardan kalan tonlarca yemeği ihtiyaç sahiplerine dağıtan OzHarvest, 2004 senesinde Avustralya’da kurulmuş. Geçtiğimiz senelerde Grundig’in destekçisi olduğu, İstanbul’da gerçekleşen yemek konferansı YEDİ’ye de konuşmacı olarak katılan kurucusu Ronni Khan, dünyanın gıda israfını önleme konusunda en başarılı isimlerinden biri sayılıyor. Sadece konuşurken bile ilham ve enerji aldığınız bir kadın Ronni Khan. OzHarvest her sene 25 milyon yemek dağıtıyor, tonlarca yemek kurtarıyor, binlerce kişiye bilinçli tüketim alışkanlıkları öğretiyor. Bundan on beş sene önce tek bir kadının hayaliyle başlayan organizasyon, bugün dünyayı değiştiriyor.

Aklıma pazardaki o canım teyzeler geliyor. Sadece yemek etrafında da değil, dünyanın dört bir yanında, çalışan, emekleriyle hayatlarımıza dokunan milyonlarca kadın var. Hepsi ne kadar güçlüler. Hepsi ne kadar güzeller! 8 Mart Kadınlar Günü kıymetlerini hatırlamak için iyi bir bahane. Senenin diğer her gününe yayılması dileğiyle…

Cemre Torun
İşletme ve klinik psikoloji geçmişi olan Cemre Torun, yaklaşık 10 senedir hem Türkiye’de hem yurtdışında farklı yayınların yemek editörlüğü yapıyor ve yemek yazılarını yazıyor. The Worlds 50 Best Restaurants’ın bölge başkanı. İçindekiler adlı yemek kitabının yazarı. Uluslararası yemek konferansı YEDİ’nin kurucularından. Ruhun Doysun’un proje danışmanı ve editörü.

 

08.03.2018

 

İlgili yazılar: 

https://www.ruhundoysun.com/yazilar/medeniyet-kadar-eski-ve-sifali-corba/ 

https://www.ruhundoysun.com/yazilar/sabah-doktoru/ 

https://www.ruhundoysun.com/yazilar/tarhananin-halleri/